1990 lar da Rusya dönüşürken uluslararası arenadaki gücünü giderek kaybetmeye başladı. Rus devlet adamı Primakov 1996-1999 yıllarında Rusya’nın yeniden diriliş felsefesini hayata geçirdi. Rusya’nın Avrasyacı bir güç olarak Türkiye ve İran’ı da yanına almayı da planının içine koyarak 21.yy Rusyası’nın temelini attı. Plan 2000 ler de hayata geçirildi.,

Bırakın Dünya’yı Rusya’nın dahi tanımadığı bir istihbaratçıya iktidar yolu açıldı. Bir süre sonra herkes Putin ismini duydu. Putin’i iktidara taşıyan, Yeltsin’in tahtının bırakmasını da hazırlayan isim Primakov idi. İşin ilginci kamuoyu bu konunun uzmanı ve patronu Rus Alexander Dugin sanmaya başladılar. Bu isim Türk Rus ilişkilerinde olmadık zamanlarda çıkması, çıktığında çarpıcı gelişmelerle birlikte anılması da gözlerden kaçmamalı .(En son 14-15 Temmuz 2016 da basına yansıyan Ankara’daki görüşmelerine bakmak lazım)

Rusya Da Değişen Ne Oldu.
1990 sonuna kadar uluslararası platformda ABD nin varlığını konuşken, İki binlerden itibaren Putin’in iktidara taşınmasıyla Rusya’dan bahsetmeye başladık. Primakov’un tezleri adım adım hayata geçirildi. İtibarı zedelenen Rusya yavaş yavaş sahalara geri döndü. Rusya’da yapılan demokratik(!) seçimlerde Putin ardı ardına iktidara geldi. Putin’in iktidarının devam etmesi için olmadı sistem manipüle edildi. Medmedev başkan edilirken, güç başbakan olan Putin’de idi. Turnike usulüyle Rus yönetime yeni bir ivme ve tarz kazandı.
Putin’le Rusya dünya siyasetinde yeniden varlığını hissettirdi. Putin girdiği her seçimlerde %80 gibi başarı sağladı. Tüm seçimleri kazanan Putin dünya demokrasine yeni bir kavram kazandırdı. “Egemen demokrasi” yani çoğunluk isterse her şey olabilir.” Kanunlar değil, hukuk değil, çoğunluğun istemesi esastır” prensibi hayata geçirildi. Olmayan muhalefet Kremlin’in duvarlarında öldürüldü. Ruslar sözde demokrasinde evresinde bile bir şeyin değişmediğini, klasik Sovyet refleksinin devam ettiğini bir kez daha dünya’ ya gösterdi. Bu refleks zamanla dış politikada da ortaya çıktı.
Değişen Dış Politikanın İzleri Ukrayna ve Suriye’de
Dış politika hele kazanacağınız bir alan bulursanız iç politikadaki hamlelerinize çok yardımcı olur. Oradaki zaferleri içeride siyasi ranta dönüştürebilirsiniz. Bazen de tersi olur. Putin bu kurallı iki örnekle yaşadı. Birinde “şimdilik kaybetti”, diğerinde de “şimdilik kazandı.” Dış politikada sizin kontrolünüzde olmayan veya gücünüzü yetiremediğiniz alanlar olur, orada bazen kaybederseniz. Ama bunu kamuoyuna zafer olarak lanse ederseniz, yenilgiler zafer yolunuzun taşları olur. Buna en güzel örnek, Napolyon’un Mısır seferindeki yenilgisidir. Paris’e “Osmanlı’yı yendik diye aktarılması” sonucu Napolyon Paris’e girerken zafer naralarıyla karşılanır.
Putin için “şimdilik kaybettiği alan” Ukrayna’dır. Rusya hayat alanı olan Ukrayna’yı AB ve NATO kaymasını önlemek için her türlü riski aldı. Hollandalıların ispatlamalarına göre Putin’in emriyle sivil Malezya uçağını düşürülmesi bile Rusya’nın Ukrayna’daki başarısızlığını engellemedi.
Putin’in kamuoyundaki itibarını yine Primakov ölmesine rağmen ekibi kurtardı. Bu ekip Kırım’ı alarak Putin’e verdi. Ekip Putin’in itibarından ziyade devletin itibarını kurtardı. Ki bu süreçte Putin zaman zaman devletin önüne geçti. Yine bu süreçte ekip Putin’in kulağını çekti. Bunun üzerine Putin kendini gösterebileceği, Ukrayna’daki gibi tuzağa düşmeyeceği,. tüm faktörlerini kontrol edebileceği, yer olarak Suriye’yi gördü. 2014 den bu yana da Suriye de yaptığı doğru hamlelerin meyvelerini toplamaya başladı. Bu zaman zarfında ise Ukrayna’nın bir kısmını NATO ve AB ye bıraktı. Şimdilik Rusya için Ukrayna krizini donduruldu. Zamanı gelince merak etmeyin çözmek için hamle yapacaktır. Malum gol olabilmesi için topla uygun zamanda buluşmak lazım yoksa gol atmaya çalışırken gol yersiniz dış politika da böyle bir şeydir.

Suriye Rusya Hangi Tarafta Dost Mu Düşman Mı?
Rusya Suriye meselesine dahil olduktan bu yana kim kazandı. Resme baktığımızda verilecek cevap çok net Esat ve Putin. Kaybeden kim oldu derseniz yine cevap net ,evlerini terk eden Suriyeliler. Peki Putin’i buraya kim çağırdı, Esat. Ama maske “İşid’den Suriye’yi kurtarmaktı. Gerçek ise Esad’ın koltuğunu sağlama almaktı.” Bunun için sözde İşid hava saldırısından Şam’ı korumak için Rusya hem hava savunma füze sistemini kurdu. Nitekim bu tarihlerde bir Türk uçağı bu sistem tarafından vuruldu. Yine aynı tarihlerde Rusya Ermenistan’da benzer hava savunma sistemlerini kurdu. Bu füzelerin hedefi tamamen Türkiye olduğunu unutmayalım.

S-400 ın Amacı Birden Fazla Kuş Vurmak..
Klasik silah satıcıların taktiği iki düşman ülkeye mal satmaktır. Onlar için kim dost kim düşman olduğu değil aldığı para esastır. Satış için önce tehdit somutlaştırılır. Kamuoyları ona göre hazırlanır. Nihayetinde para halktan çıkar. Halk can güvenliği tehdit altında olunca para harcamaktan kaçınmaz. Satıcı her iki tarafı birbirine saldırtır. Birine savunma silahları diğerine de saldırı silahları satar. Satışın devam etmesi için her ülkenin arasını bozar. Tehdidi devamlı kılar. Klasik silah satış tekniğini ABD, Fransa, İngiltere’nin de yaptığı gibi Ruslarda şimdi Türkiye ve Suriye de uyguluyorlar. Şam gidiyor “biz seni Türklerden” koruyoruz diyor. Ankara’ya geliyor. “Suriye’ye karşı sana her türlü silahı veririz” diyor. Yeter ki..
Yeter ki…
Ruslar Türkiye’de şimdi bir adım daha ileri giderek bir taşla birden fazla kuş vurma derdin.
Bak ,Trump’ı ben seçtirdim.
Bak İngiltere de isteğim hamleleri yapıyorum.
Bak Almanların enerjisini ben veriyorum.
Bak Almanlar ABD çekişiyor bunların hepsinde benim imzam var sende
Yeter ki..
Yeter ki sen benden silah ve doğal gaz al,
Yeter ki senin bütün enerjini ben karşılayalım, başka kimseye gitme,
Yeter ki benimle birlikte batıya karşı ittifak yap,
Yeter ki benimden sözümden çıkma..(!)
Yeter ki NATO’dan çık benimle birlikte yola devam et
Yeter ki benimle beraber yürürsen yanımıza İran’ı alır batıya kafa tutarız
Yeter ki benimle kal Suriye de sana da pay veririm.
Yeter ki …
e e artık Yeter
Unutmayalım, Türkiye eski Türkiye değil
Unutmayalım,küfür tek millettir,
Unutmayalım, dış politikada çıkar esastır.
Devam edeceğiz