Göçmen nüfusu artmayan ülkeler için her zaman iyi bir çözümdür. Ama nasıl göçmen sorusu hemen akla gelir. Eğer siz gelişmiş bir ülke ve nüfus artışınızda problem var ise o zaman ülkenize hemen uyum sağlayacak, sizi efendi olarak kabul edecek, kalifiyeli ( kalifiyeli den kasıt sizin işinize yarayacak) olmalıdır. Peki başa dert olan, kalitesiz göçmen size gelmek isterse ne yaparsınız. O zaman ara tampon ülkeler belirlerseniz. İşe yaramayan göçmenleri ona bırakırsınız. Karşılığında bu göçmenleri göndermemesi ona para desteği verirsiniz. Bunu da hemen vermeyip peyderpey vererek, onu da kendinize bağımlı halde tutarsınız. Onun sizin adınıza yaptığını” insanlık, erdemlik” kavramları ile açıklarsınız. Tabiri caizse “hep gazlarsanız sen olmasaydın insanlık biterdi” gibi sözlerle onu onura ederseniz.”Senin yaptığını hiç kimse yapmıyor” gibi sözlerle onun sizin adınıza katlandığı her türlü çileyi ona çektirirsiniz. O sizin işinizi görür. O biraz sesini yükseltirse para veriyorum daha ne istiyorsunuz dersiniz.
AB Hep Türkiye’yi Oyaladı. Ve Buna Devam Ediyor.
Evet Suriye krizi başladığından bu yana Türkiye -AB ilişkilerinde Göçmen politikaları hep bu şekilde işledi. Kaliteli göçmenler Almanya’ya gönderildi. Kalitesizler Türkiye’de bırakıldı. Davutoğlu’nun başbakanlığından imzalanan göçmene karşılık, para yardımı anlaşmasında söz edilen paralar verilmedi.”Mış gibi” yapıldı.28 Haziranda yapılan AB göç zirvesinde de değişen bir şey olmadı. Son AB zirvesinde Türkiye’nin lehine para musluğunu tekrar açılmaya karar verildi. Ama da şarta bağlandı. Şunu şunu yap paran hazır sözleri söylenmeye başladı. AB nin iki yüzlü politikası her zaman ki gibi devam ediyor.
Türkiye AB Göçmen Politikasını Gözden Geçirmeli
Türkiye AB sürdürdüğü göçmen politikasını yeniden gözden geçirmek zorundadır.İstismar edilen artık biz olmamalıyız.Göçmen konusunda AB nin niyeti ve davranışı değişmedi.Bakın benzer sorunda muzdarip olan İtalya sesini yükseltti. Türkiye artık, kapıları açma stratejisi başta olmak üzere göçmenlerin entegrasyonu, kaliteli göçmeni vatandaş etmeyi , ülkeye uyum sağlamayan Suriyelileri AB ye göndermek dahil bir çok seçeneği artık düşünmek zorundadır.Göçmen politikalarında ülkelerin mevcut nüfuslarının %1 göçmenleri absürde edebilir. %5 ve üzeri oranlarda ise uzun vaade ülke içinde ekonomik, siyasi,kültürel sorunlar çıkar. Türkiye’de bu oran çoktan %5 geçmiş durumdadır. Bundan sonra göçmen politikamız yeniden gözden geçirip, planlamamızı ona göre yapmamız lazımdır. Suriyeli başta olmak üzere dünyadaki göçmen sorunu sadece bizim değil bütün insanlığın özelde Avrupa’nın sorunudur. Zira insanları göç zorlayan savaş ve kaosların çıkaran ülkelere baktığımızda hep Batı ülkeleri göze çarpar.
Göçmen Karşı Çözüm Belli
Bir insan niye yaşadığı yeri terk eder. İnsani olmayan yollara düşer. Cevap gayet basit kendi topraklarınız ekonomik, siyasi ve askeri çatışmalardan dolayı yaşanmaz hale gelmişse ,hayatta kalmak için ülkenizi terk ederseniz.(Afganistan,Suriye,Irak,Afrikalı göçmen profilleri bunu teyit eder.)Çözüm ise gayet basit, göçmenin sorunu yerinde çözmektir.Göçmenlerin terk ettikleri ülkelerdeki göçü engellemenin yolu göçe maruz kalan ülkelerin elbirliği ile o ülkelere istikrar getirmeleridir. Bunun için askeri,siyasi,ekonomik baskılar veya hamlelerle ülkelerdeki kaosu çözüp, oralara barış ve güven getirilmelidir.Bundan sonra hiç kimse vatanını bırakıp başka ülkelere gitmez.
Niyetler Değişmeli
İlk adım o ülkelere istikrar getirmek gerekir. Ülkelerde zulüm yapan yönetimler değiştirilmeli, insanların hak ve hukukları korunmalı, sonra o ülkelere mali yardımlar yapılmalı bunlar yapılırken de balık tutma öğretilmeli,istihdam geliştirilmelidir.Peki bu yol niye tercih edilmiyor.Gayet basit AB ülkeleri başta olmak üzere batılı devletler göçmenler konusunda hep iki yüzlü davranıyorlar . Nedeni ise belli, o memleketlerde kaos çıkararak oranın her türlü zenginliğini gasp edenler kendileri… O da yetmiyor insanlarını da göçmen olarak, aslında köle statüsünde istismar ediyorlar. Bu zihniyeti yok etmeden ne Suriye’deki göçmen sorunu ne de Meksika’daki göçmen krizi çözebiliriz. Hikaye böyle devam eder gider.Artık bu hikayenin yeniden yazılması lazım.